CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Maltepe Belediyesi’nin düzenlediği “Yeni Periyotta AB ve Türkiye” başlıklı Maltepe Forumu’na katıldı.
Foruma, Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Ilir Meta, akademisyenler, belediye liderleri, milletvekilleri de katıldı.
İştirakçilere ve forumu düzenleyen Maltepe Belediye Lideri Ali Kılıç ve takımına teşekkür eden Kılıçdaroğlu, konuşmasında mülteci ve sığınmacı sıkıntısına, Avrupa Birliği üyelik sürecine, Doğu Akdeniz sorunu olmak üzere birçok hususa değindi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Sayın Cumhurbaşkanı, akademik dünyanın kıymetli insanları, belediye liderlerimiz, milletvekillerimiz, vilayet liderimiz, pahalı konuklar… Aslında değerli bir toplantıyı gerçekleştiriyoruz. Öncelikle Maltepe Belediyesi’nin ‘Yeni Devirde AB ve Türkiye’ temalı bu forumu dolasıyla sayın lideri ve grubunu yürekten kutluyorum.
Avrupa Birliği, kendi kuruluş ideolojisini şöyle açıklar; ‘Avrupa Birliği, demokratik Avrupa ülkelerinden oluşan, vatandaşlarının hayatını uygunlaştırmak ve daha güzel bir dünya yaratmak için çalışan bir ailedir.’ Bu türlü tanımlar. Türkiye olarak biz de vatandaşlarımızın hayatını güzelleştirmek ve daha yeterli bir dünya yaratmak için çalışan bu ailenin yeni bir üyesi olmak istiyoruz.
“Bağımsızlığımızı ve egemenliğimizi koruyarak uygar dünyanın bir kesimi olmak istiyoruz”
Bu üyeliğin, aile bireylerini rahatsız etmeyecek öbür bir boyutu daha var. Onu da şöyle tanımlıyor; ‘Üye ülkeler bağımsız, hâkim milletler olarak kalırlar. Ancak egemenliklerini dünyada tek tek sahip olamayacakları gücü ve etkiyi kazanmak için bir ortaya gelirler.’ Biz de bağımsızlığımızı ve egemenliğimizi koruyarak uygar dünyanın bir kesimi olmak istiyoruz.
“Türkiye’nin 6 milyar avroluk bir mali yardım karşılığında bir sığınmacı hapishanesine dönüştürülmesi”
Bu toplantı, Avrupa’da birçok istikrarın değiştiği bir periyotta gerçekleşiyor. Rusya ile Ukrayna ortasındaki savaş, bu savaşın Avrupa Birliği üzerinde yarattığı mülteci sorunu; bir öncesine gidersek Suriyeli sığınmacılar ve bunlara karşı takınılan tavır… Türkiye’nin imzaladığı geri kabul muahedesi ile ortaya çıkan dramatik sonuç… Yani Türkiye’nin 6 milyar avroluk bir mali yardım karşılığında bir sığınmacı hapishanesine dönüştürülmesi… Tüm bunlar Avrupa güvenliğini olumsuz istikamette tesir ediyor.
“Bu savaşın en kısa müddette bitmesini diliyoruz”
İnsanların yurtlarından ayrılmaları, hele bir savaş sonucu buna zorlanmaları her vakit kalıcı travmalara yol açar, bunu biliyoruz. Bu bakımdan öncelikle bu savaşın en kısa müddette bitmesini diliyoruz. 21. yüzyılın birinci çeyreğini bitirirken Avrupa’da bu türlü bir trajedinin yaşanması son derece üzücü. Bir diğer pencereden baktığımızda Rusya ve Ukrayna ortasındaki savaş, Avrupa güvenliğinin tekrar bir inşa sürecine hakikat evirildiğini gösteriyor.
“Biz laik, demokratik, toplumsal hukuk devletini şartsız savunan bir partiyiz”
Biz CHP olarak kurulduğumuz tarihten bu yana yüzümüzü çağdaş uygarlığa dönmüş bir partiyiz. Biz laik, demokratik, toplumsal hukuk devletini şartsız savunan bir partiyiz. CHP olarak bizler, Avrupa Birliği’ne tam üyeliği gayelerimiz ortasında görüyoruz. Biz, Türkiye’nin Avrupa’nın bu tekrar inşa sürecinde rol alması, katkı sağlaması gerektiğine inanıyoruz. İçinden geçtiğimiz bu süreçte, Avrupa Birliği’nin yol haritasının kısaca şöyle olması gerektiğine inanıyoruz:
Bir; vize serbestisi sürecinin sürat kazanması gerekmektedir.
İki; Türkiye; Yeşil Mutabakatı, öncelikli gaye olarak belirlemelidir.
Üç; 23. yargı ve temel haklar ve 24. adalet, özgürlük ve güvenlik… Bu fasıllara konulan blokaj kaldırılmalıdır. Bu bahiste Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum İdaresi muhalefetine karşı Türkiye’nin yalnız bir ülke olarak bırakılmaması gerekmektedir. Kuşkusuz bunun için Türkiye’nin yani bizim bu fasılların gereklerini yerine getirmemiz gerekir. Bunun da şuurundayız.
Dört; terörle gayret yasası, milletlerarası hukuk normlarına nazaran tekrar şekillendirilmelidir.
Beş; kamuda şeffaflık öncelenmeli; bunun için de gerekli alt yapı oluşturulmalıdır.
Altı; ferdî verilen korunması ve ferdî datalar ile ilgili kurulan heyetin tam ehil ve bağımsız olması sağlanmalıdır.
Yedi; gümrük birliğinin modernizasyonu için Türkiye ve Avrupa Birliği karşılıklı olarak kendilerine düşen yükümlülükleri yerine getirmelidir.
Sekiz; güç güvenliği konusunda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yalnızlaştırılmasının önüne geçecek dış siyaset atılımları yapılması gerekmektedir. Avrupa Birliği ülkeleri, Güney Kıbrıs Rum İdaresi ve Yunanistan’ın güdümünde hareket etmemelidir. Haklı olarak sormamız gerekiyor, Doğu Akdeniz Doğalgaz Forumu’nda neden Türkiye yer almıyor? Türkiye, bu sorunun cevabını almak zorundadır.
Dokuz; mülteci ya da sığınmacı bahislerinde Türkiye, sığınmacıları tutmak zorunda olan bir ülke pozisyonuna sokulmamalıdır. Biz Türkiye ile Avrupa Birliği’nin sığınmacılar meselesine ortak sorumluluk ve külfet paylaşımı üstlenerek yaklaşmalarını beklerdik.
“Biz Orta Doğu Barış Ve İş Birliği Teşkilatı kurulmasını istedik”
Değerli bir coğrafyada yaşıyoruz. Orta Doğu daima bir barut fıçısı olmuş ve Avrupa’yı da etkileşmiştir. Bu bakımdan Avrupa Birliği’nin, Türkiye’nin bu bölge ile ilgili tarihi birikim ve tecrübelerinden yararlanması gerekir. Bugün, Ortadoğu’nun en temel iki sorunu; memleketler arası terör ve onun da tetiklediği milletlerarası göç problemidir. Bu birbiri ile alakalı iki sorunun bölgesel seviyede öncelikle bölge ülkelerinin ele alarak tahlil yolları araması kaidedir. İşte bunun için biz, Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı, kısa ismi OBİT’in kurulmasını istedik. Bölgede bu türlü bir iş birliği ve sıkıntılara ortak tahliller arayışı, Avrupa güvenliğini de yakından ilgilendirir. Bu teklifimizin hayata geçirilmesi için Avrupa Birliği ile de yakın istişarelerde bulunmamızın faydalı olacağına inanıyoruz.
“İnsan haklarına saygılı, yurtta ve dünyada barışı savunan bir Türkiye göreceksiniz”
Buradan; Avrupa Birliği’ne, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu’na seslenmek istiyorum: Bizler kendi ülkemizde demokratik sistemin yine inşası için uğraşımızı veriyoruz. Önümüzdeki seçimlerden sonra demokrasisi gelişmiş, Avrupa Birliği normlarını uygulayan, insan haklarına saygılı, yurtta ve dünyada barışı savunan bir Türkiye göreceksiniz. Bundan hiç kimsenin telaşı olmasın. Bunu Millet İttifakı olarak hayata geçireceğiz.
“İktidarın yanlış siyasetleri nedeniyle giderek açılan makas”
Bugün bu forumda Avrupa’da değişen istikrarları, AB’nin nasıl bir hazırlık içinde olması gerektiği konuşulacak. Bu hazırlığın elbette Türkiye üzere kıymetli bir bölge ülkesinin fikirleri göz gerisi edilerek yapılmayacağını biliyoruz. Sizlerin, bu bakımdan da teklifler geliştireceğinizi, Türkiye ile Avrupa Birliği ortasında, iktidarın yanlış siyasetleri nedeniyle giderek açılan makasın tekrar nasıl kapatılacağına ait görüşleri de lisana getireceğinizi umuyorum.” (ANKA)