İtalya’da Pazar günü gerçekleştirilen seçimlerden birinci parti olarak çıkan çok sağdaki İtalya’nın Kardeşleri’nin (Fratelli d’Italia) 45 yaşındaki başkanı Giorgia Meloni’nin ülkenin birinci bayan başbakanı olması bekleniyor.
Meloni, 4 yıl evvelki genel seçimlerde yüzde 4,3 olan oy oranını bu seçimlerde yüzde 26’lara kadar çıkarmayı başardı.
Yaklaşık 51 milyon seçmenin genel seçimler için gittiği sandıklardan çıkan sonuçlar, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ülkede en sağ koalisyonun kurulacağına işaret ediyor.
Mevcut tablo, hükümetlerin ömrünün ortalama 13 ay olduğu ve 76 yıllık cumhuriyet tarihinde 67 hükümet gören ülkenin yeni idaresinin, çok sağdaki İtalya’nın Kardeşleri ile Matteo Salvini liderliğindeki Lig (Lega) ve merkez sağda konumlanan, eski başbakanlardan Silvio Berlusconi’nin Haydi İtalya (Forza Italia) partilerinin koalisyonunundan oluşacağını gösteriyor.
Bu, cumhuriyetin kurulduğu 1946 yılından beri gerçekleştirilen en değerli seçimler olarak görülüyor. Bunun şuurunda olan Meloni de, seçmenlerine “25 Eylül’de tarih yazmaya katkı sağlayabilirsiniz,” daveti yaptı mitinglerinde.
Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’nın, teamüllere uygun olarak hükümeti kurma vazifesini sandıktan en çok oyla çıkan partinin önderi olan Giorgia Meloni’ye vermesi bekleniyor.
Seçimler sonrası gerekli resmi mühlet ve yapılacak istişarelerin akabinde kurulacak yeni hükümetin ekim sonuna yanlışsız iş başı yapması bekleniyor.
La Repubblica gazetesinin genel yayın direktörü Maurizio Molinari, evvelki günkü yazısında, bu seçimlerin ülke demokrasisi ile siyasi kimliğinin belirlenmesi, bunun sonucunda da Batı’da ve Avrupa’da konumlanması açısından bir dönüm noktası olduğunu tabir etti.
Göç, LGBT hakları ve kürtaj aykırılığı üzere problemlerde sert bir duruş sergilemesinin yanı sıra, faşizmle ortasına gereğince uzaklık koymamakla itham edilen, yalnızca İtalya’da değil, Avrupa Birliği’nde (AB) de kaygıya yol açan ve İtalya ile AB’yi değiştirme hayalinden bahseden Giorgia Meloni kimdir?
“SEROTONİN HORMONU EKSİKLİĞİM VAR, MEMNUN OLAMIYORUM”
Giorgia Meloni, 1977 yılında Roma’da doğdu. İkinci Dünya Savaşından sonra toparlanma periyodunda yüklü olarak personel sınıfının yaşadığı, şimdilerde başşehrin tanınan mahallelerinden olan Garbatella’da büyüdü.
Kendisi iki yaşındayken babasının konutu terk edip Kanarya Adaları’na yerleşmesi hayatında derin izler bıraktı. Bunun acısını, “Belki ölen bir babanın acısından daha derindi,” diye, baba figürü eksik kalan ailesini ise, “yaralı” diye söz ediyor.
Bu nedenle, babası öldüğü vakit kendisinde bir tesir yaratmadığını, onun kendisine karşı göstermediği sevginin boşluğunun koca bir delik olduğunu söylüyor.
Ablası Arianna ve kendisini maddi zahmetlerle büyüten annesine minnettarlığını her seferinde lisana getirse de hayatında en kıymet verdiği kişi ablası.
Siyasi ve özel hayatında ona müracaattan adım atmadığı kendi kıssasını anlattığı kitabından anlaşılırken, onun kendisine huzur veren ve sakinleştiren tek insan olduğunun altını çiziyor.
14 yaşına kadar çok kapalı bir çocuk olduğunu, neredeyse tek çocukluk arkadaşının ablası olduğunu vurguluyor.
Kendisine yakın isimlerin aktardığına nazaran; Meloni, kimseye güvenmediği için biyografisini de kendisi kaleme aldı. Bu nedenle de, gençliğinde neo-faşist hareketlerde birlikte militanlık yaptığı Giovanna Ianiello’yu basın sözcüsü olarak tayin etti.
Geçen yıl piyasaya çıkan “Io sono Giorgia (Ben Giorgia’yım)” isimli otobiyografisi, onun ideolojilerini, fikirlerini ve hayatını anlatan tek kitap.
Bu kitapta kendisinden, “Çocukken daima çatık kaşlıydım,” diye bahsederken hala de bunu sürdürdüğünün altını çiziyor. Hatta bir aile yakınlarının kendisine, “Sana masal anlatılamaz, zira çok ciddisin,” dediğini aktarıyor.
Kararlı, inatçı, daima öfkeli bir insan profili ortaya koyan Meloni, geçen yaz Corriere della Sera gazetesine verdiği samimi bir demeçte, kendisini çok cesaretli, lakin daima yetersiz gördüğünü ve mutsuz bir yapıya sahip olduğunu söylüyor.
Meloni, mutsuzluğunun nedeninin ise serotonin hormonu eksikliği olduğunu ve bunun da kısa müddet evvel yaptırdığı DNA testinde ortaya çıktığını anlatıyor. Meloni, bu hormonu artırmak için destek aldığını da ekliyor.
Meloni, anneannesinin ağır yemeklerinden ötürü 9 yaşındayken 65 kilo olduğunu, bir balinaya benzediğini anlatıyor yeniden kitabında ve kendisiyle ağır formda dalga geçilmesi üzerine bu zorbalıklardan sonra süratle kilo verdiğini belirtiyor.
“SADECE İTALYAN MARKALARI GİYİNİYOR”
Seçim meydanlarındaki söylemlerinde destekçilerini daima İtalya üretimi eserleri kullanmaya teşvik eden Meloni, ülkesinin kıymetli markalarının yabancılara satılmasını da sıklıkla eleştirdi.
İki hafta evvelki Milano mitinginde bu mevzuya bir kere daha değinirken, İtalya’nın esaslı çikolata ve dondurma markası Pernigotti’nin 2013 yılında bir Türk firmasına satılmasını da sert sözlerle hatırlattı.
Meloni, tekrar Corriere della Sera’daki söyleşisinde, bu milliyetçi tavrının altını “Sadece İtalyan markaları giyiniyorum,” diye çiziyor.
Meloni, partisinin ismini da, ülkenin birleşmesi gayretine katkı sağlayan isimlerden olan vatansever, müellif ve şair Goffredo Mameli’nin kaleme aldığı İtalya marşına atıfla “İtalya’nın Kardeşleri” olarak belirledi.
KADINIM, ANNEYİM, HRİSTİYANIM, İTALYAN’IM
Meloni, şimdi bir hükümete başbakanlık yapmadığı için bir “bilinmeyen” olarak görülse de savunduğu bedellere bakıldığında mümkün idare çizgisinin ipuçlarını bulmak mümkün.
Kimlik siyaseti yürüten ve en büyük üç sorunu “annelik, inanç ve kimlik” olan Meloni meydanlarda, “Kadınım, anneyim, Hristiyanım, İtalyan’ım, Avrupalıyım” diye haykırdı.
Kürtaja ve ötenaziye karşı olan Meloni, “yaşam kültürüne evet, mevt kültürüne hayır” sloganını kullandı.
Haklar verilmesine karşı çıktığı LGBT’nin tehlikeli bir lobi olduğunu savunan Meloni, daima global güçlerden ve onların İtalyanlara kimliklerine kaybettirmek istediğinden de bahsediyor.
TV sunucusu Andrea Giambruno ile olan birlikteliğinden doğan Ginevra isminde 5 yaşında bir kız çocuğu olan Meloni, destekçilerini klasik aile yapısına teşvik ederken kendisinin evlilik dışı çocuk yapması nedeniyle kendisine getirilen tenkitlere “Bu benim tercihim,” diye cevap veriyor.
Kitlesel göçe karşı olan Meloni, İtalya’nın hudutlarının herkese açılamayacağını lisana getiriyor ve yasadışı ülkeye giren herkesi geri göndereceklerini söylüyor.
Müslümanların göçle Avrupa’da dini ve etnik istikrarları değiştirmesi ihtimalinden korkan Giorgia Meloni, AB’nin köklerinin katiyetle Hristiyan olduğunu ve bunun asla değişemeyeceğini savunuyor.
NEO-FAŞİST HAREKETTEN ÜLKENİN BİRİNCİ BAYAN BAŞBAKANLIĞINA DOĞRU
Giorgia Meloni, Roma’da sol geleneğiyle bilinen ve çocukluk ile gençlik yıllarının geçtiği Garbatella Mahallesi’nde, faşist önder Mussolini nostaljisini gizlemeyen Gençlik Cephesi (Fronte della Gioventu’) ve akabinde Toplumsal Hareket (Movimento Sociale) isimli neo-faşist hareketlerle siyaset dünyasına girdi. Meloni, bu hareketleri “ikinci ailem” diye niteliyor.
Kitabında bu kararı, şimdi 15 yaşındayken İtalya’nın ünlü mafyayla uğraş savcılarından Giovanni Falcone’nin düzenlenen suikastla öldürülmesine (1992) öfkelenerek ülkesi için bir şeyler yapma dürtüsüyle aldığını anlatıyor.
Yaşıtlarının diskoya gittiği, modayı takip etmekle sıkıntılandığı çağlarda kendisinin şse ülkesi için dertlenmeye başladığını belirten Meloni, “Dünyayı değiştirme tutkun varsa hayatında öbür bir şeye yer yok” diye militanlık devrini anlatıyor.
Giorgia Meloni, yalnızca annesi çalıştığı ve maddi durumları uygun olmadığı için öğrencilik periyodunda akşamları ve hafta sonları bebek bakıcılığı, barlarda garsonluk, pazarlarda seyyar satıcılık üzere işler yaptı. Bu sayede hem militanlık yaptığı hareketlere hem de annesine maddi takviye sağlayabiliyordu.
Meloni, profesyonel siyaset hayatına ise 21 yaşında, Roma bölge idaresinde meclis üyeliğine seçilerek başladı.
29 yaşındayken bir mühlet gazetecilik yaptı. Tıpkı yıl milletvekili seçildi ve parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisi’nin lider yardımcılığına seçildi.
31 yaşındayken Sillvio Berlusconi hükümetinde Gençlik Bakanlığı’na getirildi ve ülke tarihinin en genç bakanı unvanını aldı (2008).
2012’de Berlusconi’yle ittifaktaki Ulusal İttifak (Alleanza Nazionale) partisinden ayrılarak kendi partisi İtalya’nın Kardeşlerini (Fratelli d’Italia-FdI) kurdu.
2020’de ise, Avrupa’nın kıymetli siyasi yapılanmalarından olan ve 40 partiyi çatısı altında toplayan Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular Partisi’nin (ECR) lideri seçildi.
İKİ GENÇ DJ’İN PROTESTO REMİKSİYLE TANINAN OLDU
Kitabındaki kendi anlatımına nazaran; Meloni’nin İtalya’da siyasi popülaritesinin bir anda sıçrama yapmasına neden olan gelişme 2019’da yaşandı.
200 bine yakın kişinin katıldığı ve ortakları Salvini ve Berlusconi ile birlikte düzenlediği Roma’daki San Giovanni mitinginde “Ben bir bayanım, bir anneyim, İtalyan’ım, Hristiyanım ve bunları benden alamayacaksınız” diye haykırmasını protesto etmek isteyen Milanolu iki DJ, bu kelamlardan yola çıkarak bir remiks yaptı.
Meloni, kimliğinden ötürü kendisini protesto etmek isteseler de bu iki gence minnettar olduğunu, onlar sayesinde bu modülün ülke genelinde birçok diskoda çalınmaya başladığını, bunun kendisini “sıkıcı bir siyasetçiden merak uyandıran bir pop fenomenine” dönüştürdüğünü söz ediyor.
Genç yaşta olmasına karşın otobiyografi yazma fikrinin de, kendisine olan bu merakın artmasının karşılığında ortaya çıktığını belirtiyor.
FAŞİZM TARTIŞMASI: ONA LAKİN MUHAFAZAKÂR SAĞCI DİYEBİLİRİZ
Giorgia Meloni’nin partisi, Temmuz ortasında 1 buçuk yıllık misyonun akabinde düşen Mario Draghi liderliğindeki geniş iştirakli koalisyon hükümetinin dışında kalan tek büyük parti olmuş, muhalefette kalmayı seçmişti.
Meloni, seçim sistemi nedeniyle hükümetlerin kurulmasının sıkıntı olduğu ve olağan müddetleri olan 5 yılı tamamlamadan ortalama 13 ay ömürle hükümetlerin düşmesi nedeniyle ülkenin istikrarı için başkanlık sisteminin getirilmesini savunuyor.
Ancak gençliğinde neo-faşist kümelerde militanlık yapmış olması ve 15 yaşındayken bir Fransız kanalına verdiği demeçte Mussolini’yi, “Tüm yaptıklarını İtalya için yaptı. Onun üzere siyasetçi 50 yıldır hala gelmedi” diye övmesi nedeniyle başkanlık sistemine geçilmesi halinde ülkeyi otoriter bir yapıya dönüştürmesi kaygısı taşıyanlar var.
Meloni ise, faşizm teması üzerinden bir canavar yaratmaya çalışıldığını, meğer yalnızca İtalya’nın geleceğini kurtarmaya çalışan bir vatansever olduğunu söz ediyor ve “Asgari bir entelektüelliğe ve akla sahip biri önemli bir biçimde benim demokrasi için tehlike olduğumu düşünmez,” diyor. Meloni, İtalyan sağının, faşizmi onlarca yıl evvel tarihe gömdüğünü de söylüyor.
Meloni’yi yakından tanıyan isimlerden gazeteci Alessandro Giuli, ona yakıştırılan “faşist”, “post-faşist”, “ılımlı faşist” ya da “aşırı sağcı” üzere tabirleri yanlışsız bulmadığını, Meloni’nin fakat “muhafazakâr sağcı” ya da “kimliksel sağcı” diye tanımlanabileceğini söylüyor.
Giuli, şiddete de bulaşan neo-faşist hareketler CasaPound ve Forza Nuova ile Meloni’nin partisi FdI’nin eş tutulamayacağını savunuyor.
Meloni’ye karşı olan merkez soldaki kimi gazeteciler de Giuli’yle birebir fikirde.
Meloni’nin sandıktaki rakibi Demokrat Parti’nin önderi Enrico Letta da, onun demokrasi için tehlike oluşturduğunu söylese de “faşizm” sözünü kullanmaktan imtina etti.
Meloni, başbakanlık koltuğuna oturursa faşist önder Benito Mussoli’ninin akabinde ülkenin ikinci çok sağcı önderi olacak.
Meloni ve partisi üzerinden faşizm tartışmalarının yaşandığı ülkede yeni hükümetin ekim sonuna yanlışsız kurulması öngörülüyor ki bu, Roma Yürüyüşü’nin 100’üncü yıldönümüne denk geliyor.
Benito Mussolini liderliğindeki Ulusal Faşist Parti, 1922 yılında idareye darbe yapmak gayesiyle binlerce kara gömlekliyle başşehre yürümüş, şiddet kullanmakla tehdit etmelerinin üzerine hükümdarın da onay vermesiyle Mussolini iktidara gelmişti.
AB’YE “RAHATLIK BİTTİ” ÇIKIŞI
Dış siyasette ise Giorgia Meloni, NATO yanlısı ve Ukrayna’nın işgaline karşı çıkarak Rusya’ya yaptırımları savunuyor. Putin’e yakınlığıyla bilinen ittifak ortaklarından Salvini ile ayrıştıkları en değerli noktalardan biri de Rusya’ya uygulanan bu yaptırımlar.
Putin’le sıkı dostluğu bilinen öbür ittifak ortağı Berlusconinin ise, Ukrayna Savaşı’ndan sonra Rusya’ya aralık koymuş üzere görünse de seçim kampanyası periyodunda, “Putin yalnızca Zelensky’nin yerine uygun niyetli insanları getirmek istedi,” açıklaması Meloni’yi sıkıntı duruma sokan gelişmelerden biri oldu.
Giorgia Meloni, Türkiye’nin ABY’ye girişine ise katiyen karşı çıkıyor.
Meloni, yapı olarak AB’yi savunuyor, yönetilme formunu ise eleştiriyor. AB aksisi olduğu savlarını muhakkak yalanlıyor Meloni ve bilakis onu koruyup, kimlik üzerine kurulmuş, büyük problemlerde ortak hal alabilen otonom bir Avrupa halkları birliğini savunduğunu, bu fikrin de şimdikinden farklı olduğunu belirtiyor. Meloni, AB’nin mevcut halini “teknokratlar ve bankacılar için bir lunapark” diye niteliyor.
Giorgia Meloni, Milano mitinginde İtalya üzerinde denetim sağlamaya çalışmakla suçladığı Almanya, Fransa ile AB yöneticilerini sert bir halde eleştirerek, “Artık rahatlık bitti,” diye onlara gözdağı verdi.
Giorgia Meloni’nin, eski ABD Lideri Donald Trump, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve İspanyol çok sağcı parti VOX’a yakınlığı biliniyor.